– “İzmir’de 3 kişiyi öldüren seri katilin nüfusu Mardin, Nusaybin’e kayıtlı”
– “3. kurban travesti Mustafa”
Bu cümleler, İzmir’deki seri cinayet haberleri sırasında araya sıkıştırılmış olsa da sık sık duyduğumuz cümleler. “Seri katil”, “seri cinayet” başlıklarıyla bu tatsız olayı rating uğruna iyice Hollywood filmi tadında sunan haber bültenlerimiz, katil yakalanınca da başka edilecek bi laf yokmuş gibi nüfusunun Mardin’e kayıtlı olduğunu, döne döne altını çizerek söylediler. İstanbul, Ankara, İzmir değil, Mardin. Yani, bu taraflardan değil, ordan. Yani muhtemelen “Türk” değil, “Kürt”. Yani “bakın katil ordan çıktı”. Bir kişi üzerinden tüm bir bölge halkını (bu cümle içinde Kürt’leri) mimleyen, hedef gösteren, aşağılayan kısaca ötekileştiren daha can sıkıcı, etikten yoksun, ayrımcılığı pompalayan bir laf daha olabilir mi?!
Olabilir. O da üçüncü kurbanla ilgili. Hemen hemen tüm haberlerde son kurban Travesti Mustafa olarak duyuruldu. Artık bir kadın olmasına rağmen travesti dendi, artık Azra olmasına rağmen de Mustafa. Bile bile ve özellikle böyle söylendi hafifletici bir sebepmiş gibi. Diğer kurbanların aileleriyle konuşurken, onun ailesiyle ilgili bir tek haber verilmedi. Çünkü o “travestiydi”! Bizden biri değil, ordan bi yerdendi. Farklı bir yaşamı, yönelimi, cinsiyet kimliği vardı. O ne kadar artık Azra olsa da, haberlere konu olunca hala travestiydi, hala Mustafa’ydı! Çünkü “Öteki”ydi…
Bu “öteki” durumu, Türkiye’deki en temel sorunlardan biri ne yazık ki. Kendimiz gibi olmayanı kabul edememe, dışlama ve hatta bazı durumlarda yok edip ortadan kaldırmaya kadar varan faşizanca bir anlayış işte. Ağır milliyetçi zihniyetin (daha ilkokuldan başlayarak) bu kadar derinlere işlenmesinin sonucunun da böyle olması kaçınılmazdı elbette. Düşünsenize “Türküm doğruyum çalışkanım…”dan tutun da, Hürriyet gazetesinin meşhur mottosu “Türkiye Türklerindir”e varana kadar, o kadar herşeyin içinde var ki bu “ötekileştirme”, koca birkaç neslin beyninin bunlarla yıkanması pek de şaşırtıcı değil doğal olarak…
Halbuki Türkiye asla sadece Türklerin olmadı. İster kabul edin, ister etmeyin bu topraklarda Ermeniler de, Rumlar da, Kürtler de, eşcinseller de, transseksüeller de özetle “öteki” görülen her kim varsa hepsi de Türklerle birlikte yaşadı ve yaşayacak. Bu yüzden amaç huzur, barış içinde yaşamaksa artık kendimizden farklı olanla ilgili anlayışlarımızı güncelleme zamanı gelmiştir. Zira asla öteki diye birşey olmadı. Hepimiz her zaman bir’dik, hala da bir’iz.
Çok güzel bir yazı olmuş Tarkan. Herkes bir kutuplaşma içinde, eskisi gibi değiliz, illa bir sınıfa ait olmalıyız ve diğer sınıflardan nefret etmeliyiz sanki. Bu çok yanlış gerçekten..
aslında fizik kuralı gibi di mi? bir kutupta ne kadar uç noktadaysan, orta noktadaki gerilim o kadar fazla oluyo. değişim kendimizden başlamalı, diyorum.